Hissetmek… Hissettiklerini anlatabilmek… Hislerini gözlerinde, sözlerinde toplayabilmek… Acıysa acı, hüzünse hüzün, aşksa aşk, öfkeyse öfke, sevgiyse sevgi… Neyse o! Saklamadan, saklanmadan gün ışığına çıkabilmek… Korkmadan, yorulmadan gösterebilmek… ‘Dürüstçe’… Hep bunu istemedik mi?
‘Anlaşılmak’… ‘Görülmek’… ‘Şeffaflaşabilmek’… İstediğimiz şeyi en derin hücremizde bile biliyorken nedendir hep ondan kaçışımız? Anlaşılmayı böyle delicesine arzuluyorken, ondan kaçmak için binlerce kilitli kapı, binlerce yalan lakırdı, binlerce aşılmaz yapı inşa edişimiz neden? Neden ulaşmak bu kadar zor bize? İçimizde haykıran o sesi bastırmak için kendimizi bunca yalana, bunca saçmalığa sürükleyişimiz neden? Kim ürküttü de kutularımızın içine kaçırdı bizi? İstediğimiz şey böylesine basitken, kim alıkoydu ona erişmekten bizi?
Neden böyleyiz?
Neysek o olmak dışında her şeyiz!
Anlaşılmak istemeyi bıraktığın ve bunu düşünmediğin zaman inanılmaz bir huzur başlıyor… 🙂
BeğenLiked by 3 people
ah bir bırakabilsem…
BeğenLiked by 1 kişi
İstemek ve inanmak. 🙂
BeğenLiked by 2 people