Araladı. Açmadı. Bir süre, ne kadar bilinmez, aralayarak kaldı. Emin olamadı. Kapattı. Saydı, karıştırdı, sayamadı. Caydı sonra niyeyse. ‘Haydi’ dedi içinden, ‘bir çırpıda’. Uzattı bir süre daha, tekrarladı, ‘bir çırpıda’, ‘bir çırpıda’… Takıldı sonra -çırpıya. Biraz da burada oyalandı. ‘çırpı, çırpı, çırpı…’ Bir başka kelimesi kalmadı üzerinde duracağı. Hatırladı, dilinin hafızasında kalan dokunuşların onda bıraktığı karmaşayı. Uğraşmadı nedense, üzerinde durmadı. Hafızasına tutunmanın, tutunup safsatalarını karıştırmanın şu andan kaçmasını yardımı yoktu. Anladı. Bir kez daha tekrarladı: ‘bir çırpıda!’. Bu sefer sanki kolundan yükselen bir ses, bir çağrı varmışçasına kolunu kıpırdattı. Kolunun çağrısı tüm vücuduna yayıldı, kayıtsız kalamadı. Bedenini esnetti olanca yavaşlığıyla, parmakları boynundan aşağı tüm vücudunu yaladı. Dudaklarına götürdü sağ işaret parmağını sonra, durmadı. Burnu, alnı ve göz kapakları… Hepsini sırasıyla uyandırdı. Bir tek gözleri kaldı. Tekrarladı sonra, ‘bir çırpıda’. Açtı sonra aniden içinden yükselen, anlam veremediği bir sızıyla. Dimdik karşıya baktı, elinden gelse sadece o beyaz mı kırık beyaz mı yoksa fildişi mi bilinmez tavanın o noktasıyla sınırlardı görüş alanını. Ama olmazdı, hayat durmazdı, kuşlar uçardı, insanın ihtiyaçları vardı -yani insan durmazdı. Anımsadı. Bulutları benzettiği ve yerinde durmayan bulutlar gibi kaybettiği ayısını. Sanki her şey bu ayıyla başlamıştı. Sanki her şey kaybettiği ayısının, kimbilir nereden gönderdiği sitemkar ve lanetli, kışkırtıcı ama yanıltıcı çağrısına, ama en çok da vicdan azabına kapılıp gitmesinden ibaret; aradığını bilen ama bulamayan, bulamadıkça saplanıp kalan, bezgin ama hala biraz umutlu insanların farklı ama aynı hikayelerinde olduğu gibi biraz karamsardı… Tavanda saplanıp kalmıştı şimdi de; ne farkı vardı ya da olmalı mıydı bundan önce bile isteye daldığı ve çıkmadığı onlarca çukurdan. Bezgin ama umutlu… Tekrarlar, ‘bir çırpıda’… Döndü. Sağına baktı. Boşluğu gördü. Saplanmadı, tekrarladı ‘bir çırpıda’. Kalktı, çıplaklığına aldırmadı. Ayaklarından gelen çağrıyı yanıtladı. Yürüdü, odaya vardı. Taradı. Küçücük bir iz aradı, kalbinin çağrısına ve midesinin anlamsız bağırtısına bir yanıt bulmak için çırpındı. Telaşlandı. Koştu. Mutfak, banyo, ‘küçük’ oda… Boştu…
Tekrarladı, ‘bir çırpıda’. Ona seslenen ayısına doğru koştu. Bezgin ama umutlu…
Ellerine sağlık… çok sevdim 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
ah sen
sen güzel kadın
kalbin mi bu gülümseyen
ağzın mı
benliğin mi yoksa bu
bana akın akın
çocukluğumu taşıyan❤️
bu şiir senin için harika kadın😍
BeğenBeğen
Canım teşekkür ederim… Ne güzelsin sen ❤️
BeğenBeğen